Diyabet ya da bilinen adıyla şeker hastalığı, vücudumuzda bulunan pankreas isimli organın görevini tam olarak veya hiç yerine getirmemesi ile oluşan rahatsızlıktır. Beslenme vasıtası ile alınan şekerler, pankreas tarafından salgılanan insülin hormonu ile birlikte hücre içine alınarak yakılır. Eğer pankreas görevini yerine eksik getirir ya da hiç getiremezse, şeker hücrelere alınamaz ve dolayısı ile kan şekeri yükselmeye başlar.
Sağlıklı bir insanın açlık kan şekeri 70 mg/dL ile 100 mg/dL arasında olmalıdır. Tokluk kan şekerinin ise 140 mg/dL değerinden düşük olması beklenmektedir. Tokluk kan şekeri, ağza lokma ilk konduğundan itibaren tam 2 saat sonra ölçülen değerdir. Yaşa, çeşitli rahatsızlıklara, kullanılan ilaçlara göre bu değerlerin toleransı değişebilir. Örneğin; 70 yaşında bir bireyin açlık kan şekerinin 110 mg/dL olması doktorlar tarafından normal karşılanmaktadır.
Şeker hastalığı çeşitleri 2 ana başlık altında incelenir:
Tip 1 Diyabet: Tip 1 diyabeti açıklamadan önce otoimmün hastalık kavramından bahsetmek gerekir. Bu hastalıklarda bağışıklık sistemi, vücudun normal dokularını düşman gibi algılayarak saldırır. İşte tip 1 diyabet de bu şekilde ortaya çıkmaktadır. Pankreas hücrelerinde bulunan beta hücreleri yok olurken şeker hastalığı da gün yüzüne çıkmaya başlar.
Tip 1 diyabet hastalığının belirtileri oldukça hızlı şekilde ortaya çıkar ve çoğunlukla çocuk ile gençlerde görünür. İvedilikle insülin ile tedavi sürecine başlanması gerekir. Pankreas vücuda ya hiç insülin üretemez ya da çok az üretir ve bu nedenle kan şekeri yüksek seyreder. Dışarıdan insülin takviyesi ile kan şekeri düşürülür. İnsülin tedavisi görmeyen tip 1 diyabet hastalarının kan şekerleri kısa bir süre yüksek seviyede ilerlerse, bu durum şeker komasına girmeye neden olur.
Tip 2 Diyabet: Bu tür diyabette ise insülin yeteri kadar salgılanamamaktadır. Ayrıca kişilerde insülin direnci de bulunmaktadır. Çoğunlukla orta ve ileri yaşlarda görülen diyabet tipidir. Tip 2 diyabet hastalığına sahip kişilerin her zaman insülin kullanması gerekmeyebilir. Düzenli egzersiz ve beslenme programının yanı sıra, oral yol ile alınan haplarla da tedaviler sürdürülebilmektedir.
İstatistiksel Açıdan Diyabet
Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun (IDF) yayımladığı 7. Diyabet Atlası dokümanında, 2015 yılı itibariyle 415 milyon diyabet hastası mevcut. Her 2 kişiden biri hasta olduğunun farkında değil. Her 7 doğumdan biri gebelik diyabetinden etkileniyor. Dünyada 542.000 çocuk Tip 1 diyabet hastası iken, her 6 saniyede bir kişi bu hastalık nedeniyle hayatını kaybediyor. Her yıl 86.000 yeni çocuğa tip 1 diyabet hastası tanısı konuyor. IDF’in yapmış olduğu tahminlere göre 2040 yılında her 10 yetişkinden biri diyabet hastası olacak (ki bu rakam yaklaşık 642 milyon kişiye denk geliyor).
Diyabet (Şeker Hastalığı) ile Mücadele
Şeker hastalığının başlıca düşmanı hareketsizlik ve sağlıksız beslenmedir. Her ne kadar kalıtsal bir rahatsızlık olarak geçse de, hastalık durumu olduktan sonra kişinin davranışları hastalığın ilerleyişini oldukça etkilemektedir.
Şeker hastası olan bir kişinin öncelikle uzman bir diyetisyenden doğru beslenme dersleri alması ve beslenme programı oluşturması gerekmektedir. Bu program ile birlikte yasaklı yiyecek listesi de oluşturulmalı ve kiloya bağlı alınması gereken kalori miktarı da belirlenmelidir.
Ancak sadece düzenli beslenmek yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle şeker hastası olan bireyin düzenli bir spor programı oluşturması ve buna uyması da önemlidir. Aşırı ağır çalışmalardan kaçılarak metabolizmanın düzgün çalışmasını sağlayacak şekilde yapılan sporlar, insüline duyulan ihtiyacı düşürecektir.
Şeker hastalığı ile mücadele ederken şu durum asla unutulmamalıdır; mümkün olduğunca normale yakın düzeyde kan şekerini muhafaza etmek, bu hastalığın en temel tedavi yöntemidir. Kan şekerinin normal seviyelere yakın kalması sayesinde böbrek, gözler, damar yollar, uzuvlar ve sinirler bu hastalıktan en az şekilde etkilenecektir. Bitkisel yollar da, şeker seviyesinin düzeyinin optimal seviyede tutulmasında rol oynayabilir.
Şeker hastalığı ile yirmi yılı devirmiş biri olarak elimden geldiğince bildiğimi, duyduğumu, okuduğumu ve öğrendiklerimi sizlere aktarmaya çalıştım. Konuyla ilgili aklınızdaki soruları özelden de iletebilirsiniz. Bilgim dahilinde yardımcı olmaya çalışırım. Ancak her zaman uzman görüşü almak çok daha faydalı olacaktır. İçerik ile ilgili yanlış olduğunu düşündüğünüz bilgi ya da veri var ise, bildirmenizi rica ederim. Sosyal medya hesaplarım aşağıdaki gibidir: